
Southampton’ın neredeyse bir yıl sonra tekrar dokuz yediği haftada Manchester City, liderliğini sürdürmeyi başardı. Liverpool, beklenmedik bir mağlubiyetle sahadan ayrılırken Thomas Tuchel, Lampard’ın başaramadığını yaptı ve oyuncuları futbol oynamaya ikna etti.
REKOR
Yaklaşık bir sene önce Leicester, deplasmanda Southampton’ı 9-0 mağlup ederken herkes maç içindeki kırılmadan kaynaklı bir sonuç olduğu düşüncesiydi. Leicester, ilk yarıda bulduğu gollerle maçın farklı yönlere gitmesine yol açmıştı. Southampton, salı günü Manchester United karşısında da yine aynı senaryoyu yaşamak zorunda kaldı.
Maçın ilk dakikalarında gelen kırmızı kart oyunun çok farklı yerlere gitmesine sebep oldu. 88 dakikayı 10 kişi oynamak çoğu takım açısından zor bir durum ancak Southampton gibi bu oyuna pratiği olmayan takımlar için çok daha zor. United karşısında Burnley, West Ham ya da Crystal Palace gibi takımlar bu kadar erken 10 kişi kalsa, böyle bir sonucun ortaya çıkması çok daha zor bir ihtimaldi. Southampton gibi önde oynamayı seven ve topla ilişkisi iyi olan takımların geride beklemesi böyle tatsız durumları doğurabiliyor.

Maçın genel çerçevesi dokuz farklı bir mağlubiyeti göstermiyordu ancak 60. dakika sonrasında United’ın kısa süre içinde arka arkaya goller bulması Southampton’a iki sene içinde ikinci kez 9-0’lık mağlubiyete sebep oldu. İlk 9-0’lık mağlubiyette Hassenhütl, hezimetin altından harika bir şekilde kalkmış ve takımı toparlamıştı. Bu sefer işi biraz daha zor gözükse de önceki 9-0’a göre takım çok daha iyi durumda. Hassenhütl’ın buradan sonra takımı tekrar motive etmesi Avusturyalı hocaya artı yazacağı gibi Southampton’ın da ligin kalan bölümünde mücadele edebilmesine yardımcı olacak. (Manchester United:9 – Southampton:0)
HATA
Haftanın kırmızı karttan dolayı kaderi değişen maçlarından birisi de Wolherhampton – Arsenal maçı oldu. David Luiz’in hatasına kadarki bölümde rakibini iyi karşılayan ve hücumda istediği fırsatları fazlasıyla bulan Arsenal, kırmızı kart sonrasında oldukça sorun yaşadı. Jimenez’in yokluğu sonrasında forvette sorun yaşan Wolves, devre arası yaptığı Willian Jose transferleriyle ne kadar doğru bir iş yaptığını göstermiş oldu. Neves’in penaltı golü sonrasında eşitlik gelirken oyunun kontrollü tamamen ev sahibi ekibe geçti ve maçın kalanı için kendi kaderini belirleyecek duruma geldi.
10 kişi kalan her takımda olduğu gibi Arsenal topu rakibine teslim etti ve rakibinin bir çözüm bulmasını bekledi. Wolves adına bu çözüm ikinci yarının başlarında gelince de Arsenal’in direnci çok kolay bir şekilde kırılmış oldu. Wolves’un üstünlük golünü erken bulmadığı senaryoda avantaj hep Arsenal’de olacaktı. Ancak Moutinho, takımının maçın son bölümde yaşayacağı sıkıntının önüne geçmiş oldu. Wolves’un üstünlük golü sonrasında maçı nispeten iyi idare eden Arsenal’in o küçük şansını da Leno, takımının elinden aldı.

David Luiz’den sonra takımda ikinci hatayı yapan Alman kaleci, maçın son bölümünde Arsenal’i dokuz kişi bıraktı ve az olan puan ihtimalini neredeyse sıfıra indirdi. Arsenal açısından Wolves deplasmanında alınacak galibiyet önemliydi ancak maçın kazanımı Pepe’nin tekrar kendini göstermesi oldu. Takımın tek golü atan ve son haftalarda performansını artıran Pepe, Arsenal açısından hücumdaki alternatif sayısını çoğalttığı gibi üstüne yapışan pahalı etiketin de hakkını verebilmesi için tekrar bir şans yakalamış oldu. (Wolherhampton:2 – Arsenal:1)
İSTİKRAR
Burnley karşısında aldığı galibiyet ile galibiyet serisini dokuz maça çıkaran Manchester City liderlik koltuğunu daha da sağlam hale getirmeye başladı. Rahat bir oyunla sahadan sorunsuz ayrılan City’de galibiyet ile birlikte en büyük kazanç Cancelo’nun sahte bek rolündeki performansının gün geçtikçe daha da iyi hale gelmesi oldu.

Laporte’un sol bekte başlaması zorunluluktan ziyade bir tercihti. Cancelo’nun hücumda oynadığı oyun kurucu rolünden kaynaklı eksiklikte Laporte’un stoperleri üçlemesi, City’e savunma direnci sağladığı gibi kontra ataklarda da az adamla yakalanmayı önledi. Van Dijk’ın Liverpool’a geldiğinde yarattığı etkinin bir benzerini artık Dias’ın City için yarattığını söyleyebiliriz. Pep Guardiola’nın maç sonunda yaptığı, ‘’Ruben sadece iyi oynamıyor, diğerlerinin de iyi oynamasına yardımcı oluyor.‘’ açıklaması da bunu doğrular nitelikteydi. City geçtiğimiz yılın aksine oyundan zevk almaya ve oyunun her iki bölümünü de en iyi seviyeye yakın bir yerde oynamaya başladı. Bu gelişme Pep Guardiola’nın içinde bulunduğu krizden çıktığının en net göstergesi olurken şampiyonluk fitilinin de yandığının işareti oldu. (Burnley:0 – Manchester City:2)
YAPISAL SORUN
Liverpool’un iyi bir stoperi olmadan ne kadar sorun yaşadığını en net gösteren maçlardan biri de Brighton maçı oldu. Rakibin her atağı bir tehlike yarattığı gibi oyunun savunmadan kurulması da zor bir hale geldi. Ozan Kabak-Ben Davies eklemeleri Liverpool’a belirli bir zenginlik katsa da Van Dijk olmadan Liverpool’un toparlanması oldukça zor gözüküyor. Hafta sonu oynayacakları Manchester City maçı ligdeki kaderlerini belirleyecek bir maç olacak. Alınacak mağlubiyet City’nin eksik maçını da kazanması durumunda 14 puana çıkacak ve bu sefer Liverpool geriden gelip şampiyon olmaya çalışan takım olacak. (Liverpool:0 – Brighton:1)

Oyuncu eksikliği kaynaklı sorun yaşayan bir diğer takım olan Tottenham, Liverpool’un yaşadığı sorunların bir benzerini yaşıyor. Kane olmadan oynanan maçlarda hücumdaki kalite düştüğü gibi bağlantı oyunu ve Kane’in yaratıcılık becerisinin eksilmiş olması Tottenham’ın oyunun fazlasıyla zedeledi. Mourinho’nun masalsı başlayan sezonda sorun yaşarken reaksiyon verememesi kendi hanesine eksi yazdığı gibi sürecin uzaması Portekizli teknik adam için yolun sonuna gelindiğini gösterebilir. (Tottenham:0 – Chelsea:1)
Yazar: Batuhan Özokan